8 Ağustos 2012 Çarşamba

NOTALARIN CÜMBÜŞÜ 'OCAK'


Ocak ayında geçirdiğim ufak bir operasyon nedeniyle yaklaşık bir ay evde Kleopatra gibi yattım sevgili okur. Gayet etkin bir çalışma metodolojisiyle yattığım yerden  işlerimin çoğunu halletmeyi başardım. İşten arta kalan süreyi ise kitap okuyarak, film seyrederek ve müzik dinleyerek geçirdim. Zorunlu ihtiyaclar harici ayağa kalkmayan bir bünye. Genelde insanlara sorulan “Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?” sorusuna cevap olarak verdikleri eylemleri bir iş adledip yaptığım için ortaya çok saçma rakamlar çıktı.

Hasta yatağımda bir çok etkinlik ve konseri kaçırmış olsamda, yakın zamanda gelecekleri açıklanan isimler “Geçen geçmiş, sen önüne bak” felsefesinin ne kadar geçerli olduğunu bana bir kez daha ispatladı.  Geçtiğimiz günlerde yayınladıkları beşinci  stüdyo albümleri Paralytic Stalks ile Avrupa’yı turlayan Of Montreal’i 9 Nisan’da tekrar Babylon sahnesinde seyrediyor olacağımızın haberini almam, gerçekten de hipotezin doğruluğunun teyidi niteliğindeydi.  Kleopatra dönemimde özellikle Nick Hornby’nin Çat isimli kitabına soundtrack olacak kadar çok dinlediğim Amerikalı grubun albümü edinilesi. Konser gününe kadar dinleyip şimdiden ısınmaya başlayın derim.




Ülkemizde her sene bir tane yayınlanan sanatçıya saygı albümleri (tribute), müziğin gerçek anlamda bir sektör olduğu  Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde çok yaygındır sevgili okur. Geçtiğimiz ay içinde bilgisayarımın sürekli dinlenecekler dosyasının içine dahil olan albümlerin üç tanesi bunlardandı. Beatles, Rolling Stones gibi grupların varoluş sebebi, 23 yaşında geçirdiği elim bir uçak kazasıyla kaybettiğimiz Buddy Holly için hazırlanan tribute’ü ise ayrı bir yere koyuyorum. Patti Smith’ten Florance & Machine’e, Lou Reed’den Black Keys’e iki farklı kuşak bu dahiye saygılarını sunmuş. Fiona Apple ve Jon Brion’un birlikte yeniden hayat verdiği “Everyday” tadından yenmez şekilde, müthiş bir akustik çalışma olmuş mesela.



Ofisten eve gitmek niyetine çıktığım günlerden birinde; son altı aydır “Moruk ne zaman buluşuyoruz?” diye sürekli telefonda görüştüğüm ama bi’ türlü yanyana gelemediğim Ahmet Şahin’le karşılaştım sevgili okur. Kendisiyle iş arkadaşlığıyla başlayıp birlikte sabahlanan onlarca gece sonrasında gelişen bir dostluğumuz oldu ama iş yoğunluğundan telefon seviyesine kadar çekmek zorunda kalmıştık ilişkimizi. Gün bugündür diyerek tipik bir “boyz-night” gecesi organize ettik 15 dakika içinde ve kendimizi Alptekin isimli arkadaşımızla birlikte Ahmet’ in evinde PES oynarken bulduk. Keyifli gece takıntılı yazarınızın Ahmet’ten 6 ay önce aldığı ama hala  geri vermediği “Görkemli Kaybedenler” kitabının, kendi kütüphanesindeki yeni yerini hatırlamasıyla daha acaip bir hal aldı tabi. :) Kardeşim Ahmet, Remood aracılığıyla sana sesleniyorum: “Leonard Cohen, kütüphanemdeki yerinden çok memnun. Artık sana başka bir kitap hediye ederim.” Leonard Cohen demişken, Rock müziğin sayılı ozanlarından Kanadalı sanatçı, “Old Ideas” isimli son stüdyo albümünü geçtiğimiz ay içinde yayımladı.  Üstad, uğraşmış didinmiş ve sekiz yıl sonra çıkarttığı ilk stüdyo albümünde, her duygumuza ayrı hitap edecek 10 farklı şarkıyla karşımıza çıkmış. Yakın zamanda ülkemize gelmiş olmasına rağmen bu sene tekrar turnede olacağı için belki kendisini tekrar canlı görme fırsatımız olur temmennisiyle bu aylık benden bu kadar diyorum sevgili okur. 


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder